6 Mart 2015 Cuma

Uyanmak istemediğimiz günler var. Yataktan çıkmak istemediğimiz, hiçbir şey yemek istemediğimiz. Buna rağmen elbette gitmemiz gereken bir okul, yerine getirmemiz gereken sorumluluklar var. Ne sıkıcı onlar. Tüm günümü uyumaya ayıramaz mıyım bugün?

İnsanların zihinsel anlamda acı çekmesini görmek bir anlamda güzel. Hayır ben sadist değilim. Yalnızca bana benzeyen insanları biraz daha fazla seviyorum. Pollyanna olarak davrandığım çok nadir insan var. Ki bunun nedeni de onların bana kendimi iyi hissettiriyor olmasıdır. Sıkıcı bulunabilir bu halim. Ben de mutsuz olduğumda iyilik martavalları okuyan insanları dinlemiyorum. Bağımlıyım kendi umutsuzluğuma.

Ama yine de...

Yeni Türkü şarkıları gibi umut dolu bir gün dileyebilir miyim? Bir de Leonid Afremov tabloları gibi rengarenk ve ışıl ışıl... Yazmayı seviyorum. Beni bir şekilde bir yerlere o ulaştırıyor. Sırf hocamın beni fark etmesini sağladığı için dahi Tanrısal bir eylem o. 7 yaşından beri her iki anlamda da yazıyorum. İlk yazdığım metin bir nazireydi. Ablamın yazdığı kardelen temalı bir şiir vardı. Kızın biri karlı bir günde sokağa çıkmış, bir kardelen bulmuş ve nihayetinde eve dönerken onu düşürüp kaybetmiş. Öyle çok etkilenmiştim ki o şiirden. O kardelenin kaybolmasının içimde nasıl büyük bir karanlık oluşturduğunu hala anımsıyorum. Sonra onun benzeri bir şiir de ben yazmıştım. İki metin de ortada yok. Güzel bir şey bu. Başlangıcı belirsiz olanın sonu da belirsizdir bence.

Artık kalkmalıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder