Bu yıla iyimser bir şekilde bakayım mı ?
Yıl başladı, dershane, okul, ders zerre umurumuzda değildi en yakın arkadaşım ve benim. Matematik derslerinden çıkıp kütüphanede zaman geçiriyorduk. Ya da yazı yazıp kitap okuyorduk. Yine herkes deli gibi soru çözerken biz kütüphane için bir görevde bulunmak üzere 1 haftamızı verdik. Dershanede bulunmamız gereken zamanlarda sokaktaydık, dolaşıyorduk, eğleniyorduk. Okuldan kaçıp kitapçılara, kütüphaneye gidiyorduk. Kitap okuyorduk, şiir okuyorduk. Dersler yine umurumuzda değildi. Felsefemizi insanlara anlatmaya çalışıyorduk, Nietzsche okumamı bırakıp İskender Pala okumamı öneren insanlara. Bu sisteme hizmet etmeyi artık olağan gören insanlara bunun bir saçmalık olduğundan bahsediyorduk. Yarışmalar oluyordu, kazanıyordum, saçma sapan da olsa ödüller alıyordum. Arkadaşımla insanları izliyorduk. Ne kadar komik olduklarına bakıyorduk. Komik mekanlara gidiyorduk, gülüyorduk, gülüyorduk, gülüyorduk ! Uykusuzduk ama "uykum öldüü" gibisinden saçma bir cümleyle yine gülüyorduk. Birlikte mutsuzluğu paylaşıyorduk. Okulun arka bahçesinde çimlere uzanıp gökyüzünü izliyorduk, özgürmüşüz gibi hissediyorduk. Sıraların üzerinde uyuyorduk. Arkadaşım fırsatını bulduğu her yerde uyuyordu. Artık öğretmenler onunla "homeless" diye dalga geçiyordu. Test çözmemiz gerekiyordu, konu çalışmamız gerekiyordu ama okumayı istediğimiz kitaplar vardı. Okuyorduk, umursamıyorduk. Arkadaşım yemeğin çok elzem bir olay olduğundan bahsediyordu ama ben zaman zaman sıkılıp ona para vermek yerine kitap alıyordum. 1 kitap yerine 2 kitap. Çünkü yemek yemekten sıkılırım ben. Birlikte gitmediğimiz yerlere gittik. Kiliseye gittik, orada da çok güldük ! Banklar olağan duraklarımız olmuştu, hem de havuz manzaralı ! İnsanları dinledik, insanları izledik. Eve olabildiğince geç saatlerde döndük. Akşamları seviyorduk. Birlikte olmayı seviyorduk. Sanki artık birlikte olamayacakmışız gibi, arkadaşım ölmüş gibi falan konuştum ama neyse ki yok öyle bir şey. Kendisinden birkaç kez 'son mesaj' aldım ama terk etmedi beni. Kendisi öldükten sonra ben dinleyip güleyim diye bana ses kayıtları hazırlayan bir manyaktır o. Çok severim kendisini. Birlikte 'Doğulu kadın' konseptine büründük, Roman olduk, ki bizim asıl öz kimliğimiz bu. Çok severiz biz romanları. Onlar gibi giyindik, makyajlar yaptık, oynadık. Bunları yaparken de kendimize güldük, o halimizi gören kim düşünürdü ki gerçek kimliklerimizi. Olsun, düşünmesinler. İnsanları önemsememeyi kendimize ilk kural olarak benimsedik. Dershanede ilk derse girmek yerine kahvaltılara gittik, benim hiç sevemediğim kahvaltılara. Süreya'm kahvaltının mutlulukla ilişkili olduğunu söyler ancak ben pek duyamıyorum o mutluluğu. Birlikte hayali bir dünya yarattık. Önce bir köy hikayesi yazdık, orada basit insanlar olduk. Tek sorunu bahçede çalışmak vs. olan, iki de eş bulduk tabii kendimize. Birlikte güldük yine. Sonra farklı dünyalar, farklı hayali karakterler. Hayatımızı birlikte geçirmeyi hayal ettik. Birlikte yaşayacağımız ev için alışverişe bile çıktık ! Zaman zaman hayat gerçekten katlanılmaz oldu, birbirimize onu katlanılabilir kıldık. Defalarca birlikte ölmeyi düşündük, ancak sonra mantığımız vazgeçirdi. Çok güzel şarkılar söyledik, eğlendik. Tabii başka arkadaşlarımız da vardı bu eğlenme süreçlerinin içinde ama aslolan bizdik. Birlikteydik. Ben çözdüğüm testlerin üzerine şiirler yazdım. Birbirimizi yapamayacağımızı bildiğimiz halde ders çalışma konusunda bile motive etmeye çalıştık. Dershanede arabesk şarkılar eşliğinde, gazete kağıdına sarılı sular içtik, ki etkisini yadsıyamam. :) Bir yandan da test çözdük. Biz çok üzüldük, çok güldük ve çalıştık. Diğerlerinden farkımız bu oldu ve sonuç olarak hayatını ders çalışmaya adayan insanlardan daha memnun olduk. Birçoğu bir yıl daha deneyecek. Bugün dönüp baktığımda keşke diyorum, melankoli ablukalarına o kadar yakın olmasaydık. Her neyse geçmiş zaman üzerine keşkeyle kurulu cümleleri pek sevmem. Hayatımız gerçekten okul-dershane-ev üçgeninde geçti ama biz olabildiğince bu üçgenin dışında yaşadık. Şu an yazdıklarım çok küçük bir özet oldu. Biz aslında güzel bir yıl geçirdik.
Bilmiyorum hayat ne getirecek ama umarım gülmeyi hiç unutturmaz bize.
Arabesk dinliyorum demiştim, dinlenir ama bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder