18 Şubat 2013 Pazartesi

Daha dibe !

Bu durumun hiçbir anlamı yok. Bu kadar kötü hissediyor olmamın hiçbir açıklaması olamaz. Her zaman umursamaz görünen ben'in bitişine tanıklık ediyoruz kendimle birlikte. Sürekli gelen bunalım halleri, artık hiçbir şeye karşı kalmayan istek hissi ve daha bir sürü saçmalık. Okula gitmek istemiyorum. Dershaneden nefret ediyorum. Normal zamanda büyük bir aşkla sevgiyle alacağım, okuyacağım dergiye karşı dahi isteksizim. Ömrüm boyunca yazmak istediğimi ileri sürüyordum ancak şimdilerde onu dahi yapmıyorum. Herkesin olması gerektiğini ileri sürdüğünden kendime bulduğum yaşama amacım olan "yazma isteğimi" de kaybettim. Derinliğinin ne kadar olduğunu kestiremediğim bir okyanusta gibiyim, dibe doğru ilerliyorum. Ama bu ilerleyişten öyle sıkıldım ki, çabucak olsun bitsin istiyorum. Yahut bir balık tarafından yutulayım. Bilmiyorum olsun bir şeyler. Y O K O L A Y I M.

Dün kendimi ders çalışabileceğim yalanıyla kandırıp dershaneye gitmedim. Sonuç ne oldu ? 1 gibi kitap okumaya başladım. 2 olsun kitabı bırakır başlarım, hadi 2 geçti 3'te başlayayım diye diye 4.30'a kadar kitabı okuyup bitirdim. Kitap bittiğinde kendimi daha da anlamsız hissettim. Kitabın ismi Sırça Fanus. Sylvia Plath'in kendi yaşam öyküsü niteliğinde bir kitap. Müntehir şair ve yazarlara duyduğum ilgi aşikar. Bu kitapla da iyice onların dünyasına girdim sanki. Baş kahraman bendim. Kendi hayatımda hiçbir şeye yön veremediğimden, baş kahramanlık nedir bilmediğimden kendimi nerede önemli hissediyorsam orada oluyorum. Kendimi sınıf ortamında iyi hissetmiyorum, çünkü hepsi o ahmak bilgilerle bezenmiş halde ve ben onların yanında "tembel" kalıyorum. Hiç umursamadığım bir sıfat ama zaman zaman neden ben de onlar gibi olamıyorum diye sorguladığım oluyor. İstemdışı. Kendimi yalnızca kitap okurken ve film izlerken iyi hissediyorum bugünlerde. Çünkü iki eylemde de kendi gerçek dünyamdan soyutlanıyorum. İstediğim gibi ütopik yerlerde bulunuyorum. Gerçek denen şeyden nefret ediyorum. Çünkü o asla mutlu etmiyor. Asla iyi hissettirmiyor. Yine uykusuzum. Yine yorgunum. Hep aynı şeyleri tekrar edip aynı şeylerden şikayet ediyorum. Sıkıldım.

Nihayet bugün aylardır yazdığım düzenlediğim öykü yarışmaya gitti. Niye ? Kendimi niye sınamak istediğimi anlayamıyorum. Hep daha iyisi yapılabileceğine göre neden kendimin kötü olduğunu kabullenip herhangi bir köşeye çekilmiyorum ?

"Farkında mısın sen cidden iyi yazıyorsun" dediğinde hocam gülümsemiştim. İnanmıyordum çünkü. Hala inanmıyorum. Buna inanabilitem yok. İyi şeyler yazıldı. İyi şeyler yazılıyor. Ama onlar benim ahmak parmaklarımdan çıkmıyor. Zihnime uğradıkları yok. Deniyorum. Daha iyisi için hiçbir nedenim olmadan çalışıyorum ama olmuyor. Olmayacak.

Gelecek koca bir umutsuzluk çukurundan başka bir şey değil benim için artık.

Hep böyle melankolik takılan, ahmak bir insandım ve bu yıl iyice yerle bir oldum. Geçenlerde keşke dedim daha despot bir yönetim anlayışı içinde bulunsaydık. Ne yapacağımız doğduğumuzda tasarlansaydı. Kimse kendi isteği dahilinde hareket edemeseydi. Sonra fark ettim ki zaten bu hep var. Kimse isteği dahilinde hareket edemiyor. Görünmez bağlarla öylesine bağımlıyız ki ne idüğü belirsiz varlıklara, ne kıpırdayabiliyoruz ne de sorgulayabiliyoruz. Ölüm isteğimiz dahi başkalarının elindeyken, ötenaziyi bırak intiharlar dahi delicesine engellenmeye çalışılırken özgürlük savunucuları tarafından ben daha ne kadar barınabilirim bu dünyada ?

Farklıyım, onlar gibi değilim vs. triplerine girmeyeceğim. Tümüyle aynıyım, eşdeğerim. Hatta isterlerse düşük dahi görebilirler. Ama neden onlardan ruh hali yönüyle bu denli ayrıldığımı anlayamıyorum. Neden bu kadar kötü hissettiğime bir anlam veremiyorum. Nereye gidiyoruz ? Ne yapacağız ? Gelecekte ne olacak ? Çok sıkıldım artık öğrencilikten. Çok sıkıldım artık bu dayatmalardan ! Nefes almak istiyorum. Ve az biraz da uyumak.

Sonsuz bir uykuya izin vermiyorsunuz biliyorum, ancak bu isteğe antidepresan etkisi yapan yarı ölümleri, uykularımı bana bağışlayın yalvarırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder