"Garip ezgiler titreştirirken beni çevreleyen gecenin olağan ahengini pencereyi açıp şöyle dedim -Kök Tengriciliğe göre- yukarıda olana; çok mutsuzum !"
Deli gibi stencil çizim yapıyorum. Buna çizim demek ne kadar doğru bilemiyorum ama olsun. Zaman bir şekilde geçsin istemiyorum, yapmak istediklerim var ve verimli bir yaz olmalı bu. Hemen yarın başlamalıyım yapmak istediklerime, ancak bu cümleyi yazarken dahi içimdeki sorumsuz, tembel kişilik hayıflanıyor. Fotoğraf ne alaka ? Onu ben de bilmiyorum. Güzel cümleler kurmak istiyorum artık. Çok sıkıldım. Hiçbir şeyin değişeceği yok, kabullenmeliyim artık. Daha kaç yıl geçmeli ahmak benliğime bir şeyleri kabul ettirebilmem için ? Hala mutluluk isteğinde olmam örneğin, neden !? Kaç kere denedim bunu, ne kadar çaba harcadım, gerçekleşti mi ? Hayır ! Anlık sevinçler var yalnızca, bu kesin ama hala mutluluk diye bir kavramın varlığına inanıyor bir yanım. Varsa da bana gelmeyeceğine dair kelamlar ediyor bir diğer yanım. Ben kaç parçayım ? Kaça bölündüm ? Kendi kendime ne kadar zarar verdim, kaç kez uyuştu bileklerim !? Ne çok cevapsız soru var. Bir de neyse ki, uyku diye bir varlık var. Beni burada bu düşük cümleleri kurmaktan alıkoyacak bir antidepresan niteliğindeki uyku var.
Uyuyayım. Elimden daha fazlası gelmiyor nasılsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder