Kimsenin ilgisini çekmemek ne garip. Mutlu olmak, iyi hissetmek yahut hüzne bürünmek, tümü ne garip. Hala anlamlandırmakta güçlük çekiyorum olağanlıkları. Belli notalar tırmalıyor şu an beynimi, şarkıyı hiç sevmedim ama kapatmayacağım. Sabah erken uyanmalıyım ama uyumak istemiyorum. Bir de iyi hissettiğimde yazı yazamıyorum bunu fark ettim. Çünkü iyi hissetmek seni yeryüzünden birkaç karış yukarıya çıkarıyor ve altına bulutlardan bir halı seriyor. Mutluyuumm, çok mutluyuumm diye geziniyorsun hatta ortada. Bu da oldukça garip. Merak edilmemek de garip. Umursanmamak. Onca insanın içinde gezindiğin halde içinde düzenlenen cenaze törenlerinden kimsenin haberdar olmaması. Duyduğun ölüm kokusunu kimsenin duymuyor olması. Bunun yerine herkesin yüzüne takılı bulunan bir gülümseme hatta kahkaha maskesi göze çarpıyor. Tümü ahmak. Öyle. Dilediğim insana dilediğim damgayı vurabilirim. Çünkü ben kimsenin varlığından haberdar olmadığı katil bir diktatörüm. Her gün halkım olmalarından iğrendiğim insanları öldürme planları yapıyorum. Ah bir de entelektüeldim yalnızca kitap okuyan, fotoğraf çeken ve gitar çalan(?) ama poğaça yaptım. Ama tuzsuz oldu. Beceremiyorum hiç bu yiyecek madde yapım işlerini. Gitar çalmaya başladım ! Gitar çalmak şimdiden bana sol elimdeki yüzük ve orta parmak uçlarımın uyuşukluğunu armağan etti. Sevdiğim bir eylem oldu ama devam edeceğim.
Şu an birden gözümün "mutlu" kelimesine takılması ardından içimde bir sızı duydum. Şu anda mutlu olmak istemiyorum. Mutlu olmak istememek nedir bilirsiniz hayattan en büyük isteği mutluluk olan bir insan için.
Beni iyi hissettiren bir şey var. Şu an dinlediğim şarkının her bir kelimesinin, notasının ruhuma vurduğu darbelerin bundan birkaç yıl sonra umurumda olmayacak olması. Bu çok güzel. Zaman çok güzel bir kavram. Zaman belki de bu dünyaya tahammül edebilmemiz için her birimize sunulmuş doğal bir antidepresan. Ve bir de ölüm var ki o, gerçek kurtuluş olacak. Elbette kurtuluş niteliğinde olabilmesi için çaba harcıyorum. Bu dünyaya dair pek bir beklentim yok. Nihayetinde burada en fazla 60-70 yıl acı çekebilmemiz için süremiz var. Yalnızca acı çekebilmemiz için ! Çünkü an için gerçekleşen mutluluklar anı halini aldığında insana yine acı veriyor. Ben sonrasını, sonsuzluğu istiyorum. Bu dünyaya da katlanabilmemi sağlayan tek düşünce bu. Başka hiçbir şey değil.
Bir de şuna karar verdim, bir daha asla kimseyle gerçekleşmeyeceğine emin olduğum hayallerimi paylaşmayacağım. Onlar benim kendi içsel tarihime gömülmeli ki, beni şu an olduğu gibi melankoliden bir bataklığa saplamasın.
Ne garip bir dünya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder