Tatil, uyku vs. bir şekilde hayatı daha çekilebilir kılan detaylar. Garip bir şekilde hırs yapıp ikinci dönem ve sonraki dönemlerde başarı göstermek üzere çalışacağıma bile inandım. Ama gel gör ki yalnızlık diye bir kavram var ve insanı ölüme en istekli kılan histerik hal bu. Edinebildiğim tek arkadaşımın okula bir hafta geç gelecek olmasıyla yaşayacağım hem de ben bunu, ne komik. Genel yalnızlık kavramına zaten alıştım, o her an intiharı düşündürecek kadar üzmüyor beni. Ama bu durum berbat ! O ahmak sınıfın içinde resmen klişe olan kalabalıklar içindeki yalnızlığı duyuyorum. Ahmaklar sürüsü ! Benim hayal ettiğim edebiyat bölümüne gelmiş insanlar olsaydınız her şey çok daha farklı olurdu. Nasıl katlanacağımı bilemediğim bir 5 gün var önümde. Nasıl katlanacağımı bilmediğim, bitişinin belirsiz olduğu bir hayat var önümde. Çok çok zor. Bir noktaya odaklanıyorsunuz ve gözlerinizin o bir anlık dalgınlığı resmen bir hüzün dalgası halinde sarsıyor bedeninizi. Size de oldu mu ? Acıdan sarsıldınız mı ? İnsanların içinden bir gölge gibi geçerken haykırdınız mı kendi içinize, "çok mutsuzum !" diye. Başlıkta gömülme fikrini hoş bulduğum yazıyor, evet tam da böyle oldu. Ne garip, ölüm isteği intihar vs. konularında yoğunlaştığım başka zamanlar da olmuştu ama hiç bu denli vazgeçmiş ve umursamaz hissetmemiştim. Çok kötü bir hal bu. Neden yalnız kalıyoruz ? Var orada bir yerlerde bizi anlayan insanlar var ! Olmalı ! O koca yalnızlık kavramını varlığıyla yerle bir edebilecek biri var. Var mı ? Kendimi inandırmaya çalıştığım yalanlar var. Ve hayat denen sürecin özeti niteliğindeki bir eylem sızıyor sıcak metal kokulu bir sıvıcasına zihnime, acı çekmek ! İşte tek doğru bu, en doğru bu ! Bu bloga geçen yıl yazmaya başladım ve hatırlıyorum o dönemlerde de buna benzer ruh hallerinde bulunuyordum. Ancak çok sonra anladım çevrende onlarca seni tanıyan seven insan varken, yüzünün asılmasına dahi tahammül edemeyen, saçma sapan bir nedenle alındığın ardından hastalığı bahane edip yanından sinirle kalkıp eve geldikten sonra "kendine dikkat et" diye mesaj atan insanlar varken yalnızlık martavalları okumanın ne kolay olduğunu.Hayır gözyaşlarıyla hatırlamamalıydım o günleri. Ağlamak güçsüzlüktü ! Güç, gelecek, umut gibi kavramlar da eşlik ediyor artık hüznüme. Bilmiyorum. Düşünüyorum da çok güzeldi her şey. Evet başımızda iğrenç bir sınav sorumluluğu vardı ama önemli değildi ki, dershanede okulda derslerden kaçıp harika vakitler geçirmiştik.
Artık yalnızca mutsuzluk mu dolanacak zamanın boynuna ? Yahut kendisinden gitmemi mi istiyor hayat, bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var ki:
"Ben bu insanlardan değilim tek başıma taşıyamam bu gökyüzünü"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder