3 Mayıs 2015 Pazar

Sahip olduğun en harikulade alışkanlık nedir diye sorulsa, yalnızlık derim. Bu evet bu en güzeli. Bu en gerekli olanı. Ne kadar kaçmaya, insanlara tutunmaya hatta hayali karakterler üretmeye çalışsak da kurtulamıyoruz yalnızlıktan. Ya da çoğul konuşmayayım. Kurtulamıyorum. Öyleyse barışmalıyım dedim onunla. Mutsuzlukla barıştığım gibi. Hala hoşnut değilim ona sarılmaktan ama yine de bu daha iyi, boşluğu kucaklamaktan. Hissizlik kötü.

Uzun zamandır yazı yazmadım. Kitap okuyorum ama okumuyormuşum gibi geliyor. Şiirlerle konuşmuyorum ne zamandır, yalnızca dinliyorum onları. Neden böyle oldu? Nedir eksik olan? Nihayetinde benimle daimi olarak olacak olan edebiyat değil mi? Hayır cevabını hayal dahi etmek istemiyorum. Yazmak istemediğim halde yazıyorum şu an. Saçmalamaya bile enerjim yok. Ama yazacağım. Karalayacağım. Çünkü çok sıkılıyorum. Kitaplara dahi sığınamamamın nedeni bu. Zaman zaman yoğunlaşan sıkılma hali. Her şeyden sıkılmak. Uzaklaşmak. Bir kendinle karşılaşmak her seferinde ama paramparça edememek aynayı. Üstelik taşıdığın bir sır yokken.

Alışmak dediğimiz şey şikayet etmekten yorulmak oluyor bazı durumlarda. Söylüyorsun. Binlerce kez söylüyorsun. Dayanamıyorum diyorsun katlanamıyorum, yeter artık! Yeterli gelmiyor, devam ediyor hal her neyse ve sen güç bulamıyorsun artık kendinde aynı zırvayı yinelemeye. Sıkıcı olduğunun farkındasın. Kendine tahammül edemediğin ortada. Buna rağmen çevrende insanlar olsun istiyorsun. Bu ne ahmakça bir çelişki, ne mantıksız bir durum? Hala, kabul etmesen de neredeyse 20 yıl oldu hala öğrenemedin susmayı. Sesini kıstın evet inkar edemem. Ben düşüncelerimi yüksek sesle dile getirmek için doğmuşum durumundan "sen hep böyle sessiz misin" sorusu yöneltilen bir insana evrilmek gerçekten berbat. Ben insanların yaşam enerjilerini emen somurtkan bir suretle dolaşmak istemezdim etrafta. Başımı yere değil de göğe dikmeyi hayal ederdim emin olunsun bundan. Ama olmadı. Her şey bitti sanki, artık hiçbir şey değişemez gibi. Bir ölü gibi yaşamayı kabullenmem mi gerekiyor? Neden gülmeyi unuttum? Ne güzel günlerin içinden geçtim oysa, şimdiki berbat günlere ulaşabilmek için miydi?

Bir şeyler kazanmak istiyorum artık, bir şeylerin ciddi anlamda değişmesini. Sarktığım uçurumun kenarına "dur yapma hayat çok güzel çiçekler vs." diye saçmalayan insanların gelmesini değil de, paraşütüyle gelip "hadi!" diyen birini istiyorum. Bu, bu kadar. Gerçekten merak ediyorum, gelmeyecek mi? Rüzgar esiyor ve ben her geçen saniye daha da fazla yalpalıyorum. Düşmedim henüz evet doğru ama bu ümitvar olmanızı gerektirmez. Neden kimse duymuyor? Ben çok sıkıldım artık her şeyden.

Kulaklarınızla duymayı denediniz bugüne dek en fazla, oysa bunu dilememiştim ben. Anladım, anlamayacaksınız asla.

İstemiyorum ama olsun, olacak; susacağım öleyaza.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder